Yazar Ali Saldıran – aliseriati.com

Geçenlerde bir arkadaşla tartışırken bana “sen İslam’ı idealize ediyorsun, böyle bir İslam yok” dedi. Dedim ki ‘var ama piyasada yok’. İşte tam o an aklıma rahmetli Şehid Doktor Ali Şeriati’nin (*) ‘dine karşı din’ konferansı geldi. O an arkadaşa bir şey diyemedim çünkü haklıydı, çünkü suçlu bizdik, çünkü biz hep yanlış dini anlattık ve sonuçta yanlış din ‘doğru din’ oldu, doğru din de ‘idealize din’ oldu. Düşündüm ki şöyle inkilabi İslamla muhafazakar İslam arasındaki farkları bir tespit etsem nasıl olur, hadi daha özele inelim: devrimci müslümanın muhafazakar müslümandan farkı nedir? Uzun süren fikri mütalaa ve mülahazalardan sonra aşağıdaki satırları tespit ettim:
Bir kere devrimci müslüman devrimi düşler. Doktor’un deyimiyle bu dünyası olmayan dinin öteki dünyası da yoktur. O yüzden yine doktorun deyimiyle her ay muharremdir, her gün aşuredir ve her yer de kerbeladır devrimci müslüman için. Muhafazakar müslüman ise her şeyi ahirete erteleme taraftarıdır. Ne yaparsanız yapın henüz çok erkendir ve sabretmek gerekmektedir. ‘Allah bu dünyayı onlara, öteki dünyayı bize vermiştir’ diye düşünür tıpkı Ortaçağ’ın köhne kafalı Hristiyanları gibi. Dolayısıyla ‘panik yapmaya gerek yok’tur, ‘önemli olan imanı kurtarmak, gerisi fasa fiso’dur. Muhafazakar müslüman için doktorun dediği gibi bugün; peşin, yarın; veresiyedir. Anlayacağınız her gün peşindir, başlamak için hep erkendir. Ne zaman “hadi” deseniz size tabelayı gösterir ve ‘görmüyor musun bugün peşin, yarın veresiye’ der ve bu hep böyle gider. Sonuçta hep ertelerler ve sonra da ‘kader’ derler. Demem o ki ‘neo-cebriyecidir’ muhafazakar. ‘Biz yeniliğe karşı değiliz, peygamber deveye biniyordu biz jipe’ derler. İctihattan anladıkları bu kadardır. Muhafazakar gider yerine ‘neo-muhafazakar’ gelir anlayacağınız. Ve tabi bu da hep öyle gider.